- kakmalı
- s. 镶嵌的: fildişi \kakmalı çekmece 象牙镶嵌的抽屉
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.
kakmalı — sf. Üzerinde kakma işi bulunan Kabzası altın kakmalı palası elinden düştü. F. F. Tülbentçi … Çağatay Osmanlı Sözlük
sedef kakmalı — sf. Sedef kakması olan Sedef kakmalı çekmece … Çağatay Osmanlı Sözlük
çalma — is. 1) Çalmak işi Kimsenin bilmediği bir havayı çalmaya başladılar. H. F. Ozansoy 2) Hırsızlık, sirkat Rüyamıza kadar giren bu bahçeden elma çalmaya gidiyorduk. B. R. Eyuboğlu 3) Başa sarılan sarık 4) sf. Çalınmış Çalma mal. 5) sf. Kakmalı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabza — is., Ar. ḳabża Silah, kılıç vb. şeylerde tutulacak yer, tutak, sap Kabzası altın kakmalı palası elinden düşmüştü. F. F. Tülbentçi Birleşik Sözler yay kabzası … Çağatay Osmanlı Sözlük
meraklı — sf. 1) Her şeyi anlamak ve bilmek isteyen, mütecessis Büyük kapının önünde binlerce meraklı birikmişti. H. Taner 2) Bir şeye çok düşkün olan, sürekli onunla uğraşan Sedef ve gümüş kakmalı bıçaklara, revolverlere meraklıydı. Y. K. Beyatlı 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
revolver — is., Fr. revolver Fişek koymaya yarayan bölümü silindir biçiminde ve namlu gerisinde olan, tek parçadan oluşmuş tabanca, altıpatlar Sedef ve gümüş kakmalı bıçaklara, revolverlere meraklıydı. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
BİŞAR — f. Esir, kul, köle. Harpte teslim alınan kimse. * Altın, gümüş kakmalı işlemeler. * Takatsiz, dermansız, halsiz … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ZER-KEŞ — f. Altın kakmalı, altın işlemeli. * Altın tel yapan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük